17 Kasım 2014 Pazartesi

Blog Açmak Kolaydır Ama Onu Devam Ettirmek Zordur

Blog yazarlığı herkes için değildir en azından ben öyle düşünüyorum. Her işin bir hakkı vardır, layığıyla yapamayacağımız bir işe girişmek bence doğru değildir. Binlerce sadece: ‘’benim de bir blogum var’’ demek için açılmış blog adresleri var. En son 1-2 yıl önce güncellenmiş bu yerler bana terk edilmiş bir yer görünümü hissini vermektedir.

 

Sabırlı değilseniz, hızlı sonuçlar elde etmek istiyorsanız ve diğer insanlarla bağlantı kurup bir şeyler öğrenmeyi tercih etmiyorsanız, blog yazarlığı yapmak size göre değildir. Neden başarısızlık yaşadığınızı hiç düşündünüz mü? Blog ve blog yazarlığı konusunda gerekli bilgi ve donanıma sahip olmadan bu işe başlamış olabilirsiniz. Bu demek değildir ki, hep başarısızlıklar içinde devam edeceksiniz. Asla böyle düşünmeyin, hatalarınızın farkına varın ve o hatalarınızı düzelterek ilerleyin. Yanlış üstüne yanlış koyarak ilerlediğiniz vakit, o zaman ayakta kalmanız iyice zorlaşacaktır. Bugün sizlere dilim döndüğünce blog ve blog yazarlığı ile ilgili ipuçları vermeye çalışacağım.

 

blog açmak

 

Öncelikle, birçok yerde kısa yoldan nasıl para kazanabileceğiniz hakkında sizlere yalan yanlış bilgiler verilmektedir. Kısa yoldan zengin olmak! Bu başlıkla internet ortamında binlerce reklamlar yayınlamakta, kitaplar satılmaktadır. Size kısa yoldan nasıl para kazabileceğinizi anlatan kitap ve dergiler almanızı söylerler. Lütfen uyanın! Kısa yoldan para kazanmak diye bir şey yoktur. Para kazanmak istiyorsanız, bir emek bir çaba sarf etmelisiniz ki onun karşılığını alabilesiniz. Bu bağlamda ilk amacınız asla para olmasın. Blogunuzdan ve blog yazarlığından beklentilerinizin ilk sırasında maddiyat var ise bu sizi yanlışa sürükleyecek ilk unsurdur. Para kazanmayı hiç düşünmeyin demek değildir bu söylediklerim.

 

Blog Yazarlığı = Fazlasıyla Emek + Çaba

Yukarıda da bahsettiğim gibi kolay para kazanmak diye bir şey yoktur. Çok şanslı olmadığınız sürece böyle bir şey mümkün değildir. Blog yazarlığı da aynı şekildedir. Blog yazarlığının herkes için uygun olmamasının temel nedenlerinden birisi budur. Blog yazarlığı çok çalışma gerektirir ve para kazanmak kolay değildir. Bir tür uygun bağlantılar kurmalı ve hatta blog adresinizi ilgi çekici birçok bilgiyle desteklemelisiniz.

 

Halk kütüphanesini düşünün. İlgi alanınızla ilgili tüm kitapları okuduktan sonra yeni bir şeyler bulmak istersiniz. Eğer bulamazsanız farklı bir kitap kaynağı bulmaya çalışırsınız. Bir blog adresi de böyledir. Okuyucularınıza düzenli olarak yeni şeyler sunmalısınız ve bu zaman ve çalışma gerektiren bir durumdur.

 

Blog yazarlığının herkes için uygun olmamasının nedeni herkesin yeni bir şeyler araştırmak için hazır olmamasıdır. Kolay bir yöntem bulmaya çalışırlar, başkalarının söylediklerini kopyalayarak para kazanmaya çalışırlar. Aslında tek başına bir şey kazanmış olmazlar çünkü çaba göstermezler ve blog yazarlığının para ile ilgili olmadığını düşünmezler!

 

İnsanlar düşüncelerini paylaşmak için blog yazarlığı yaptıkları zaman bunun daha kolay olacağını düşünürler. Bu sayede profesyonel blog yazarları gibi para kazanma amaçları olmaz ve bu konuda baskıya sahip olmazlar. Zaman bulduklarında bir şeyler paylaşırlar ve herkes kısa bir süreliğine bile olsa bu şekilde bir blog yazarı olabilir!

 

Blog yazarlığını bir hobi olarak yapıyor olsanız bile okuyucuların ilgisini kaybetmemek için mutlaka yeni içerikler sunmalısınız. Blog yazarlığı aslında tam olarak budur. Profesyonel olsanız veya olmasanız bile blog adresinizi güncel tutmalısınız. Okuyucularınız geçen hafta yayınladığınız bir yazıyı gördükleri sürece memnuniyetsiz olurlar ve blog adresinize olan ilgi yavaş yavaş azalmaya başlar.

 

İçerik Kraldır!

 

Herkes kendi içeriğini üretemeyebilir. Bu nedenle blog yazarlığı herkes için değildir. Blog yazarlığının %90’nı içerik ile ilgilidir, blog demek çok daha fazla içerik demektir! Zamanınızdan feragat etmeniz ve okuyucularınıza yazılar dışında değişik çeşitli şeyler de sunmanız gerekebilir.(Videolar, slaytlar, infografikler vb.) Bunları yapmaktan hoşlanmıyorsanız bir an önce bu durumdan hoşlanmaya çalışmalı veya bu işi yapmamalısınız.

 

Haftalık olarak belirli sayıda yazılar yazıp, blogunuzu güncel tutuyorsanız ve diğer blog adreslerine yorum yaparak görünürlüğünüzü arttırıyorsanız bu durumda blog topluluğunda iyi bir yere sahip olursunuz.

 

Düzenli olarak içerik oluşturmayı kendinize bir görev olarak görmelisiniz. Diğer insanların seveceği şeyleri bulmalısınız, sadece kendi sevdiğiniz şeyleri yazmamalısınız. Okuyucularınızın da isteklerini göz önünde bulundurup, zaman zaman içeriklerinizi o doğrultuda oluşturmalısınız.

 

Yeni arkadaşlar edindiğiniz ve diğer insanlara kullanışlı bilgiler sunduğunuz sürece blog yazarı olarak başarıya ulaşabilirsiniz. Ancak, bunun kolay bir şey olduğunu asla düşünmemelisiniz çünkü yazmanız gereken şeyleri çok iyi düşünmelisiniz. Başka insanların problemlerini çözebilecek içerikler sunmalı ve onlara desteğinizi göstermelisiniz. Bu sayede blog yazarlığını kendiniz için kolaylaştırmış olursunuz.

 

Yazar Hakkında: Merhabalar ben Timur Demir, 23 yaşında Orman Mühendisliği Bölümü son sınıf öğrencisiyim. Kişisel sitem olan www.timurdemir.com.tr de, kendime paylaşmayı misyon, bilgiyi en değerli hazine olarak görmeyi ise vizyon edinerek, siz değerli okuyucularıma faydalı olmaya çalışmaktayım.

10 Kasım 2014 Pazartesi

Sayfanın En Üstüne Yatay Şerit Ekleme

Son zamanlarda blog tasarımlarında sıkça kullanılan bir özellik var. Sayfanın en üstünde yüksekliği düşük ama yatay olarak sayfanın bir ucundan diğer ucuna giden şeritler. Bu şeritlerde bazen grafik kullanılırken, bazen de basit bir renk bloğu kullanılıyor.

Bloguna küçük bir dokunuşla değişik bir görünüm kazandırmak isteyen bloggerlara iki yöntemin de nasıl yapıldığından ve blogda nasıl durduğundan bahsetmek istiyorum.

 

!!! Blogun en üstüne şeridimizi eklemeden önce yapmamız gereken bir ayar var. Blogger kumanda panelinimize girerek Yerleşim > Navbar > Düzenle > Kapalı yolunu izliyor ve sayfanın en üstündeki Bloger navbarı kaldırıyoruz.

 

serit

İlk paylaşacağım yöntem sayfanın en üstüne yatay bir şerit eklemek. Bunun için Şablon > HTML’yi Düzenle yolunu izleyin ve Ctrl+F tuş kombinasyonun yardımıyla arama kutusunu açıp ]]></b:skin> satırın bulun. Bu satırın üzerinde bir yere aşağıdaki kodları ekleyin.

 

body .navbar {
height: 20px; /* Yükseklik */
padding: 0;
margin: 0;
border-top: 10px solid #c00000; /* Renk*/
}

 

Şeridin yüksekliğini ve rengini değiştirebileceğiniz yerleri ilgli kodların yanına not yazarak gösterdim.

 

serit2

İkinci olarak sayfanın en üstünde yatay bir grafik halinde şerit oluşturmayı anlatmak istiyorum. Bunun için öncelikle bir grafiğe ihtiyacınız var. Görmüş olduğunuz örnekte ben ters üçgen grafiği kullandım.

 

Bu yöntemde de Şablon > HTML’yi Düzenle yolunu izleyin ve Ctrl+F tuş kombinasyonun yardımıyla arama kutusunu açıp ]]></b:skin> satırın bulun. Bu satırın üzerinde bir yere aşağıdaki kodları ekleyin.

 

body .navbar {
height: 30px; /* Yükseklik */
padding: 0;
margin: 0;
background: url('https://lh6.googleusercontent.com/-b640Cjw7I3A/VFs9e1kHxHI/AAAAAAAALL8/1zWVRwmXoso/s22/b.png') repeat-x; /* Grafik*/
}

 

Bu yöntemde de yükseklği ve grafiği değiştirebilirsiniz. Grafiği Picasaweb, Dropbox, Flickr gibi bir grafik barındırma servisine yükledikten sonra linkini alıp bordo renkle gösterdiğim linkle değiştirmeniz yeterli.

 

Konuyla ilgili sorularınızı yorum bölümünden sorabilirsiniz.

4 Kasım 2014 Salı

Hedef Kelimede Üst Sıralarda Çıkmak İçin Yapılması Gerekenler

Yazmaya pek vakit ayıramadığın şu dönemde iletişim formundan gelen sorular arasından en çok sorulanlara blog yazısı yazarak cevap vermeyi uygun buluyorum. Böylece hem pek çok kişiye yardımcı olmuş, hem de blogu bir nebze  güncel tutmuş olacağım.

 

Sık gelen mesajlardan biri de belli bir kelimeye ait aramada nasıl üst sıralara çıkılacağı ile ilgili. Gelen tepkilerden anladığım kadarıyla blog yazarlığı ve blog geliştirme ilgili pek çok aramada BH üst sıralarda çıkıyor. Bunu nasıl başardığım, neler yaptığımla ilgili çok mesaj aldım.

 

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki ben SEO veya benzer başka bir konuda uzman olmadığını daha önce de söylediğim gibi tekrar söylemek isterim. Dolayısıyla bu yazıda hedef kelimede üst sıralarla ilgili kesin yargılar yerine deneyim ve gözlemlerimi okuyacaksınız.

 

Anlaştıysak buyrun hedef kelimeye ait arama sonuçlarında üst sıralarda çıkmak için yapılması gereken 10 şey:

 

keyword

 

1. Yazı Başlığında Hedef Kelimeyi Kullanın

 

Yapmanız gereken ilk şey hedef kelimenizi yazı başlığında kullanmanız olmalı. Başlığınızı ilgi çekici yazmak sosyal medya ziyaretçileri veya direkt ziyaretçiler tarafından yazınızın daha fazla okunmasını sağlayabilir ama Google trafiği için yazı başlığında anahtar kelime kullanmak çok önemlidir. İdeal bir yazı başlığı hem hedef kelimeyi içermeli, hem de ziyaretçinin dikkatini çekmelidir.

 

2. Yazı URL’sinde Hedef Kelimeyi Kullanın

 

Başlıkta kullandığınız anahtar kelime büyük ihtimalle yazının URL ‘sinde de yer alır ama uzun başıklar veya türkçe karakter kullanımı gibi nedenlerle hedef kelimenin yer almadığı URL’leri de Blogger yazı editörünün sağ tarfındankalıcı bağlantı” kısmından düzenleyebilrsiniz.

 

3. Yazının İlk Ve Son 100 Kelimesinde Hedef Kelime Geçsin

 

Yazının giriş ve kapanış paragrafında hedef kelime kuıllanmanın faydalarını Blogger’da gördüğüm için size de önermek istedim. Fakat burada bahsettiğimiz şey keyword stuffing yapmak yani yazıyı anahtar keilmelerle doldurmak değil elbette. Aşağıdaki maddelerde belirteceğim anahtar kelime yoğunluğu kuralına dikkat ederek yazınızın ilk ve son 50-100 kelimelik paragraflarına hedef kelimenizin geçtiği mantıklı ve anlamlı cümleler yazın.

 

4. Hedef Kelimeyi Yazı İçerisinde Kalın, İtalik Ve Altı Çizili Olarak Kullanın

 

Site üzerinde yapılan optimizasyon işlemlerinde sürekli önerilen bir konudur anahtar kelimeyi bold, italik ve underline gibi biçimlendirmelerle kullanmak. “Faydasını gördün mü?” derseniz ben bu kurala dikkat etmeden yazarım yazılarımı. Dikkat ederek yazsaydım yazılarımın Google sıralamalşarındaki performansı daha iyi olur muydu bilmiyorum ama denemekle bişey kaybetmezsiniz. Şu bilinen bir gerçek ki Google örümcekleri bold, underline, italic gibi komutları tanıma yetisine sahipler.

 

5. H1, H2 Ve H3 Taglerinde Hedef Kelime Yer Alsın

 

H1 etiketi Bblogda sadece 1 kez kullanılmalı ve bu genellike blog başlığı olduğu için hedef kelimenizin H1 etiketinde kullanılması pek mümkün olmayabilir. Fakat yazınızı ara başlıklarla bölebilir, bu ara başlıklara H2 ve H3 etiketlerini koyabilir, içerilerinde de hedef kelimenizi kullanabilirsiniz.

 

6. Görsellerin Alt Taginde Hedef Kelimeyi Kullanın

 

Blog yazılarında görsel kullanmaın faydaları ilgili bugüne kadar pek çok içerik yayınladım Blog Hocam’da. Bu faydalardan biri de yazının arama motoru sıralamasının yükselmesinde olumlu bir etkisi olması. Unutmayın Google örümcekleri resimleri tanımayaz. Resimlerin neyle ilgili olduğunu anlamak alt ve title etiketlerinden yardım alırlar. Dolayısıyla yazıya eklediğiniz görsellerin isimlerinde, alt ve title taglerinde mutlaka hedef kelimenizi kullanın.

 

7. Yazı İçeriği En Az 1000 Kelime Olsun

 

Hem Google dökümanlarında, hem de SEO sektöründeki kanaat önderlerinin makalelerinde Google’ın uzun, faydalı ve detaylı içerikleri sevdiğini, bu içeriklere değer verdiğini okumuşsunuzdur. Arama sonuçlarında üst sıralarda çıkmasını istediğiniz yazılarınızı en az 1000 kelimeden luşturmanızı öneririm. Fakat uzun bir yazı yazacağım diye okuyucuları sıkmamak adınsa görsellerden, ara başlıklardan, madde imlerinden ve biçimlendirmelerden mutlaka faydalanmanızı öneririm.

 

8. Meta  Description Taginde Hedef Kelimeyi Kullanın

 

Blogger’da blogun genel bir description yani açıklama etiketi olmakla beraber her yazıya ayrı açıklama yazmanız da mümkündür. Bunu Blogger yazı editöründe “arama açıklaması” kısmından yapabilirsiniz. Yazınızı bitirdikten sonra arama açıklaması kısmına hedef kelimöenizin de yer aldığı, yazıyla ilgili bir açıklama yazmadan yayınlamayın.

 

9. Hedef Kelimenin Yazı İçindeki Yoğunluğu %2-3 Olsun

 

Bu kesin bir kural değil, sadece Google’dan ceza almamak için önlemdir. Şöyle ki sadece Google’da üst sıralarda çıkmak için anahtar kelimelerle doldurulmuş, esasında içeriği çok zayıf yazılar için Google’ın geliştirdiği bazı algoritmalar var. Bu algoritmaya takılan siteler Google terafından cezalandırılarak arama sonuçlarından tamamen kaldırılıyor. Bu riske girmemek için hedef kelime yoğunluğunu %2-3 civarında tutmanızı öneririm. Örneğin 1000 kelimeden oluşan bir yazıda hedef kelimenizi 20-30 kez kullanabilirsiniz.

 

10. Hedef Kelime Üzerinden Link Kazanın

 

Yazınıdaki hedef kelimenin “Serdar” olduğunu düşünelim. İçinde Serdar kelimesi geçen eki bir yazınızı bulup bu kelimeye bağlantı vererek yeni yazınıza yönlendirin. Buna dahili linkleme denir. Aynı şeyi harici linkleme olarak da yapın. Başka bir sitede Serdar kelimesine tıklandığında sizin yazınıza bağlantı olması Google açısından önemli bir referanstır ve “Serdar” şeklinde aramalarda size büyük katkı sağlayacaktır. Özellikle yönlendiren site itibarlı ve kaliteli bir siteyse.

 

Son Sözler

 

Eminim sizin de arama sonuçlarında üst sıralarda çıkan pek çok yazınız vardır. Bunları bir kez daha inceleyip  listelediklerim dışında ne gibi özellikler barındırdığını yorum bölümünden yazarsanız blog dünyasına bir katkı da siz yapmış olursunuz. Yorumlarınızı bekliyorum…

31 Ekim 2014 Cuma

Blog Tasarımında Yapılan 9 Ciddi Hata

Başlığa okuyup bu yazıyı tasarımcılar veya kod yazarları için yazdığımı düşünmeyin lütfen. Bu yazı, hazır Blogger şablonlarını “Şablon Düzenleyici”yi veya burada paylaşılan ipuçlarını kullanarak düzenleyen, standart Blogger kullanıcıları için.

 

Standart bir Blogger kullanıcısı Blogger şablon düzenleyiciyi kullanarak görsel değişiklikler yapabilir, HTML düzenleyici yardımıyla burada veya benzer sitelerde paylaşılan kod değişikliklerini yapabilir, yerleşim bölümünden istediği gadgetları ekleyebilir. Bu sayede kendine özgü br blog tasarımına sahip olabilir.

 

Fakaaaaat

 

Yukarıda belirtilen yollarla blog tasarımını özelleştiren kullanıcılara şu hataları yapmamalarını şiddetle öneriyorum.

 

hata

 

1. Yatay Menüye Çok Fazla Link Eklemek

 

Yatay menü blogun genellikle üst kısmında bulunur, ziyaretçileri önemli sayfa ve yazılara yönlendirmek için kullanılır. Buraya çok fazla link eklediğinizde blogun genişliğini aştığından tek satır olmaktan çıkar, 2-3 satır olur. Bu da hem görünüm hem de kullanılabilirlik açısından hoş bir durum değildir. Yatay menüde sadece önemli sayfalara link vermenizi, eğer fazla link ekleyecekseniz açılır menüler kullanmanızı öneririm.

 

2. Sidebar’a Aşırı Gadget Eklemek

 

Kenar çubuğu dediğimiz sidebar blog tasarımının en önem verilmesi gereken yerlerinden biri. Bu alanlara faydalı öğeler ekleyerek blogumuzun takipçi ve okunma sayısını arttırabiliriz. Fakat bu alanlara çok sayıda gadget eklenmesi blog tasarımında sık yapılan hatalardan biri. Blogun hızını yavaşlatacağı gibi ziyaretçilerin de kramaşık bir siteyle karşılşmasına yol açar. Sidebar’a sadece önemli ve işlevsel gadgetları eklemenizi öneriyorum.

 

3. Göz Yoran Renkler Kullanmak

 

Her blog yazarı sevdiği rengi blogunda kullanmak isteyebilir, buna bir itirazım yok ama çok parlak ve iddialı renklerin insanın gözünü yoduğu da bir gerçek. Sevdiğiniz rengin yumuşak tonlarını tercih edebilirsiniz.

Renk kullanımında ypılan bir diğer büyük hata da arkaplan rengi ile metin rengini benzer tutmak. Koyu renk arkaplanınız varsa metni açık bir renk seçmeniz gerekir. Kontrast renkler kullanmak yazıyı okumayı kolaylaştırır.

 

4. Okuması Zor Fontlar Kullanmak

 

Şık veya farklı görünmek adına blogda değişik fontlar kullanılması normal. Özellikle de “handwriting” dediğimiz el yazısı şeklinde fontlar çok tercih ediliyor. Belki yazı başlıkları  bu tür fontları kaldırabilir ama içerikte mutlaka basic fontlar kullanmanız gerekir.

 

Font kullanımında dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta ise Türkçe karakterleri destekleyip desteklemesidir. Zira “ı,ğ,ş” gibi karakterli kullandığınızda kötü bir görüntü ortaya çıkabiliyor.

 

5. Sosyal Paylaşım Butonları Kullanmamak

 

Belki çok küçük bir detay gibi gelebilir ama benim gibi beğendiği yazıları soysal hesaplarında paylaşmak isteyen kullanıcılar yazının üstünde veya altında paylaşım butonları görmediğinde zahmete girmek istemiyor ve yazıyı paylaşmakan vazgeçiyor. Soyal medyadan gelecek potansiyel trafiği düşündüğünüzde neler kaybettiğinizi tahmin edebilirsiniz.

 

Blogger’ın knedi sosyal paylaşım butonları hem görsel hem de işlevsel olarak zayıf ne yazık ki. Bana kalırsa Blogger’ın kendi butonlarını kullanmak yerine tasarımınıza uygun butonları yazı başlığının altında veya yazının bitimine eklemek çok daha iyi.

 

6. İletişim Seçenekleri Eklememek

 

İletişim dendiğinde akla ilk gelen şey iletişim formunun olduğu bir iletişim sayfasıdır. Evet blogunuzda iletişim formunun olduğu bir iletişim sayfası mutlaka olmalı ve ana sayfadan iletişim sayfasına en az bir görünür bağlantı vermelisiniz. Ancak iletişim seçenekleri bununla sınırlı olmamalı. Blogunuzun kenar çubuğundaki sosyal medya hesaplarınıza bağlı butonlar veya kutular da bir blog tasarımında olması gereken iletişim seçenekleridir.

 

7. Düşük Çözünürlükte Görseller Kullanmak

 

Görseller bloglarımızın vazgeçilmez öğeleri ve hemen hepimiz çeşitli yerlerde görseller kullanıyoruz. Fakat gerek yazı içerisinde, gerek blogun diğer kısımlarında kullandığımız görseller düşük çözünürlükte, kalitesiz olduğunda kötü bir görüntü ortaya çıkıyor. Bu da blounuzun prestijine zarar veriyor bence.

 

8. Otomatik Çalan Müzik Ve Videolar Kullanmak

 

Çok evdiğiniz bir şarkıyı veya videoya blogunuza eklediğinizi düşünün. Benim de kalabalık bir ofis ortamında blogunuzu ziyaret ettiğimi düşünün. Ciddi bir ofis ortamı, onlarca çalışan, belki, üst düzey yöneticiler ve birden benim bilgisayarımdan yükselen bir şarkı sesi…. Düştüğüm durumu tahmin edebiliyorsunuz sanırım. Belki siz kendinizi iyi hissediyor olabilirsiniz ama blogunuzun size özel olmadığnı, herkese açık olduğunu hatrlayın ve bu tür otomatik açılan multimedya öğelerini kullanmayın.

 

9. Flash Bileşenler Kullanmak

 

Flash öğeler size eğlenceli gelebilir ama pek çok açıdan faydadan çok zararı vardır. Ziyaretçiler blogunuza gösteri izlemek için gelmiyorlar. Bilgiye hızlı bir şekilde ulaşmk istiyorlar. Flash introlar veya animasyonlarla insanların içeriğinize ulsşmasını engellemeyin.

 

Son olarak

 

Evet yaratıcılık, görsellik önemlidir ama blog tasarımı yaparken önceliğiniz ziyaretçiye yardımcı olmaktır. Blogunuzun hedef kitlesini doğru tanımlayın veya bu kitleye uygun sade, kullanışlı bir tasarım için çaba harcayın.

24 Ekim 2014 Cuma

Allianz Kurumsal İletişim’de Fark Yaratmış!

Blog Hocam’ın sloganında da belirttiğim gibi 3.5 senedir üzerinde durduğum esas konu “daha iyi bir blog sahibi olmak”. Blogunuzu geliştirmek için bugüne kadar yüzlerce ipucu ve yöntem paylaşmışımdır. Fakat türü ve konusu ne olursa olsun her blog için geçerli bazı temel kavramlar olduğunu düşünmüşümdür her zaman. Neler mi? Fark yaratmak, doğal olmak ve iletişim kurmak. Bana göre bu üç kavram iyi bir blog/blogger olmanın temelidir. Tasarım, SEO, blog araçları gibi detaylar bu 3 temelin üzerine inşa edilmelidir.

 

Fark yaratmak, doğal olmak ve iletişim kurmak… Üzerinde durduğum bu üç kavramın gerekliliği sadece bloglar için değil, iş dünyasında pek çok sektörde başarılı olabilmek için de geçerli değil midir? Gıdadan, tekstile, inşaattan, medyaya kadar şirketlerin ve markaların stratejilerini incelediğinizde fark yaratan, doğal olan, hedef kitlesiyle iyi iletişim kuranların her zaman göz önünde ve başarılı olduğunu görürüz.

 

Blogların ve blog dünyasının, gerçek hayatla pek çok bağlantısı olduğunu iddia etmiş, gerçek hayattan aldığım ilhamları ve karşılaştığım başarı hikayelerini blog yazarlığına da uygulayarak hem öneri, hem olarak sizlerle paylaşmış, hem de bizzat kendi blogumda uygulamaya çalışmışımdır.

 

Yine sizlere ilham olması ve örnek teşkil etmesi açısından son zamanlarda sosyal medyada çok sevilen ve fenomen olma yolunda ilerleyen bir proje ve marka iletişim stratejisinden bahsedeceğim.

 

Söz konusu firma Allianz Türkiye ve sektör hepinizin bildiği gibi sigorta sektörü. Çoğumuz sigorta sektörü ve firmalarıyla genellikle zor zamanımızda yani işimiz düştüğünde tanışırız. Ve genellikle bu firmalarla kafamızda soru işaretleriyle çalışmaya başlarız. Peki bir sigorta şirketi dikkat çekmek, insanların kafalarındaki soru işaretlerini kaldırmak, faaliyetlerini daha iyi anlatmak için neler yapabilir?

 

Sorunun cevabını aslında yukarıda verdim. Üç temel kavram olan fark yaratmak, doğal olmak ve samimi bir diyalog kurmak üzerine iletişim stratejisi belirleyerek bu doğrultuda hareket etmek. İşte Allianz Türkiye de tabiri caizse içine kapanık bir sektör olan sigorta sektöründe tabuları yıkarak “dışavurumcu şirket” anlayışını sektöre kazandırıyor.

 

Allianz -2

 

İletişim stratejisi doğrultusunda yaptıkları paylaşımlar fark yaratmak ve doğallık konusunda, tüm bloggerlara adeta ilham kaynağı niteliğinde. Allianz Türkiye, şirketin tüm İcra Kurulu üyelerini en doğal halleriyle dijital dünyada paylaşarak paydaşlarına ve topluma daha yakın, sıcak ve sosyal bir marka olma hedefinde ne kadar samimi olduğunu gösteriyor.

 

Allianz -9

 

Nev-i şahsına münhasır insan Ayhan Sicimoğlu’nun sürpriz baskınını konu alan iletişim çalışması kısa zamanda çok sevildi ve Allianz’ın doğallık, şeffaflık ve farklılık üzerine kurduğu iletişim stratejisinin doğruluğunu ispatladı. Şundan eminim ki bu fikir ve proje ilerleyen zamanlarda Allianz’ın başarısını ve insanların sigorta sektörüne bakışını olumlu yönde etkileyecektir.

 

 

Bence tüm bloggerlar Allianz Türkiye’nin bu iletişim stratejisinden bir ders çıkarmalı, kendi bloglarına uygulamalılar. Nasıl ki Allianz Türkiye bugüne kadar yapılmayanı yapıp fark yaratıyorsa siz de blogunuzla fark yaratacak stratejiler geliştirmelisiniz.

10 Ekim 2014 Cuma

Arşivinizle Yapabileceğiniz 3 Şey

Muhtemelen hepinizin bildiği, basit fakat blogunuza büyük fayda sağlayacak küçük bir blog egzersizini hatırlatmak istiyorum.

 

Bazılarımız aylardır, bazlılarımız yıllardır blog yazıyor. Kimimizin arşivinde yüzlerce, kimimizin arşivinde binlerce yazı var. Çoğu emek harcanmış, değerli yazılar. Peki üzerinden belli bir zaman geçtikten sonra bu değerli yazıların üzerini örecek miyiz? Elbete hayır!

 

Arşivinizi zaman zaman ziyaret ederek hem blogunuzu geliştirecek, hem konu sıkıntısı yaşadığınızda size yardımcı olacak, hem de trafiğinizi artıracak aksiyonlarda bulunabilirsiniz. Bunlar neler mi? İşte blogunuzun arşiviyle yapabileceğiniz şey:

 

arşiv

 

1. Yazılarınızı Güncelleyin

 

Eski tarihli yazılarınızda pek çok güncelleme yapılabilir. Yazıda yer alan kırık linkler düzeltilebilir, eksik veya yeni bilgi varsa ilave edilebilir, silinmesi gereken bölümler silinebilir.

 

Bunu her yazı için yapmak elbette mümkün değil ama özellikle çok okunan yazılarınızı sürekli güncel tutabilir, diğer yazılarınıza bağlantı verebilir, hatta bu yazıların içerisine reklamlar ekleyebilirsiniz.

 

Tabi işin bir de diğer boyutu var. Anahtar kelime araştırması yaptığınız ve çok fazla organik trafik hedeflediğiniz yazılarınıza Google’dan pek ziyaretçi gelmiyorsa da bu yaınızı güncelleyebilirsiniz.

 

Görseller ekleyip alt ve title etiketleri eklemek, yazı başlığını değiştirmek, yazıya anahtar kelime içeren yeni ve faydalı metinler eklemek yazınızın SERP performansını arttırabilir.

 

2. Sosyal Medyada Paylaşın

 

Çoğumuz çeşitli otomasyon araçlarını kullanarak yazılarımızı yayınlar yayınlamaz sosyal medya hesaplarımızda paylaşıyoruz. Peki sonra? Unutmayalım ki hergün yeni ve farklı kişiler sizi takip etmeye başlabilir. Bu kişlere veya yazınızı bir şekilde okumamış eski takipçilerinize hatırlatmak amacıyla eski yazılarınızı sosyal medyada paylaşabilirsiniz.

 

Bu yöntemi tüm azılarınıza uyguladığınızda, her defasında farklı başlıklar kullandığınızda ve farklı tarihlerde paylaştığınızda trafiğinizde hiç ummadığınız kadar artış olacağının garantisini verebilirim.

 

3. Yeni Bir Yazı Oluşturun

 

Hepimizin yazacak konu bulamadığı dönemler olmuştur. Bu dönemlerde arşivinizi kullanarak ve çok az zahmete girerek ilgi çekici yazılar oluşturabilirsiniz. İşte size eski yazılarınızı kullanarak yeni yazılar oluşturabileceğiniz birkaç fikir:

 

  • 2014’te en çok okunan X yazı
  • En çok yorum alan X yazı
  • Okuyucuların en çok sevdiği X yazı
  • Google’ın en çok ziyaretçi gönderdiği X yazı

 

Bu örnekler çoğaltılabilir elbete. Sizin de konuyla ilgili öneri, fikir ve deneyimlerinizi okumak isteriz. Paylşırsanız sevinirim.

8 Ekim 2014 Çarşamba

Yeni Samsung Galaxy K Zoom, kamerayı odak noktasına koyuyor

Günlük hayatınızda, seyahatlerinizde ve en önemli anlarınızda size eşlik edebilecek, hem profesyonel bir kamera, hem de telefon özelliklerini bir arada bulunduran Samsung Galaxy K Zoom ile tanışmaya ne dersiniz?

 

Samsung Electronics, kamerasıyla öne çıkan yeni akıllı telefonu Galaxy K Zoom, gelişmiş dijital kamera teknolojisi ile Samsung’un Galaxy deneyimini bir araya getiriyor. Profesyonel kalitede görsel içerik üretme yeteneğine sahip, eğlenceli ve kullanımı kolay Galaxy K Zoom; kolay çekim, gerçek ışık özellikleri gerçek optik zum ve şık tasarımıyla kullanıcılara ihtiyaç duydukları mobil çözümleri sunuyor.

 

 

Kamerayı odak noktasına alan Galaxy K Zoom’un, profesyonel bir kameranın kontrol özellikleri ve fonksiyonlarını sunan gelişmiş teknik kamera sistemi bulunuyor. Galaxy K Zoom’un göz alıcı incelik ve şıklıktaki gövdesinde bulunan, kasa içinde gizlenebilen lens teknolojisi 10x optik zum yapabiliyor. Ayrıca 20,7 megapiksellik BSİ CMOS sensör, ultra net ve ayrıntılı görüntüler oluşturuyor.

 

Düşük ışık şartlarında mükemmel sonuçlar sağlayan cihaz, hareketin neden olduğu bulanık görüntüyü önleyen Optik Görüntü Sabitleyici (OIS) özelliğine de sahip. Bu özelliklerle, cihazla optik zoom yapıldığında ve düşük ışık ortamlarında bile canlı ve net fotoğraf ve videolar (Full HD) çekebiliyor. Ayrıca cihazın Xenon flaşı, LED’lerden daha parlak bir ışık vererek görüntü kalitesini artırıyor ve doğal bir parlaklık veriyor. Bu sayede yetersiz ışık olan yerlerde bile Galaxy K zoom ile çok daha net ve kaliteli fotoğraflar çekebileceksiniz.

 

Bu kadar gelişmiş kamera özelliğinin yanında bir çok fonksiyonu da entegre eden Galaxy K zoom’un en dikkat çekici özelliklerini sizler için derledim;

 

  • Hassas ışık ve netlik dengesi sağlayan  AF/AE (Otomatik Odak/Otomatik Pozlama) Ayrımı
  • Optimize edilmiş 5 farklı filtre ayarı sunan yeni nesil Pro Suggest moduyla; farklı bir filtre uygulaması kullanmanıza gerek kalmıyor!
  • Kullanıcılara selfie çekimlerini kolaylıkla zaman ayarlı olarak yapabilme imkanı veren Selfie Alarm sayesinde çok daha güzel selfieler çekebilirsiniz.
  • Hareketli bir nesneyi odaklanarak ve net bir şekilde çekmek için geliştirilen nesne izleme özelliği ise, sizin için özel olan her “an”ı yakalayabilirsiniz!
  • Galaxy K zoom, bir Galaxy akıllı telefondan isteyebileceğiniz bütün özelliklere sahip. Bu özelliklerden Ultra Enerji Tasarrufu Modu pil tüketimini asgari düzeye indirerek yoğun bir gün içerisinde yaşayabileceğiniz şarj problemini de çözüyor.
  • S Health Lite kişisel fitness koçluğu yapıyor ve formunuzu korumanızda size yardımcı oluyor.
  • Studio uygulaması ise fotoğraf ve videoların kolaylıkla düzenlenmesini sağlıyor.

 

Bu teknik özelliklerin yanı sıra Galaxy K zoom’un tasarımı da oldukça güzel. Kompakt tasarımı sayesinde, üst düzey taşınabilirlik sunan Galaxy K zoom’un ergonomik kavrama özelliğinin yanı sıra şık ve özgün hatları, yumuşak ve rahat bir kullanım hissi veriyor.

 

Galaxy K zoom hakkında detaylı bilgi almak için http://www.samsung.com/tr/consumer/mobile-phone/galaxy-camera/galaxy-camera/SM-C1110ZKATUR adresini ziyaret edebilirsiniz.

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.